19 Aralık 2008 Cuma

Yılbaşı münasebetiyle, çam ağaçları, hindi, Noel Baba oyuncakları, parti şapkaları,

Yılbaşı size neyi ifade etmektedir, İslamdaki yeri nedir; kültürümüzdeki yeri nedir? Yılbaşı münasebetiyle, çam ağaçları, hindi, Noel Baba oyuncakları, parti şapkaları, satmaları caiz midir?
Değerli Kardeşimiz;

Konuya birkaç yönden cevap vermek daha uygun olacaktır:

Cevap 1:

Bu konuyu iyi kavrayabilmek için önce şu ayet ve hadisleri göz önüne getirmek gerekir

1.
"Iyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah`tan korkup sakının..." (Mâide, 5/2. )

2.
"Zulum yapanlara en ufak meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah`tan başka velileriniz de yoktur, sonra yardım da göremezsiniz. (Hûd, ll/113.)

3.
"O (Allah) size Kitapta : "Allah`ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze geçip dalıncaya dek onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah münafıkların da, kâfirlerin de tümünü cehennemde toplayacaktır". (Nisâ, 4/140)

Konuyu başkalarına benzeme noktasından ele alan hadis-i şerifler vardır. Bunlardan biri şudur:

"Kim herhangi bir gruba benzeşirse o da onlardandır." (Ebu Davûd, Libas 4) Özellikle bu hadis-i şerif çok önemli psiko-sosyal gerçeklere işaret eder. Şekli benzeşmenin sonuçta itikadı benzeşmeye götüreceğini anlatır.

Ibn Haldun da konuyla ilgili olarak önemli tarihi gerçeklere parmak başar. Mağlupların galipleri taklit etme psikolojisi yaşadıklarını anlatır. (Ibn Haldun, Mukaddime (trc.) I/374-75.)


Cevap 2:

İslâm Dini yepyeni bir nizamla ortaya çıkmış, önceki dinlerin hükümlerini bütünüyle yürürlükten kaldırmıştır. Bu dinin gecesi de gündüzü kadar aydınlıktır. Müslüman anasından metbu' olarak doğar, tabi' olarak değil. Yani o ilmiyle, irfanıyla, yüksek ahlâkiyle ve dindarlığı ile herkese örnek olur, herkes ona uymaya özenir. O ise kimselere özenmez. Çünkü dini ona yeterince malzeme sunmuş, ihtiyacını karşılamıştır. Tabii bu tabiiyet ve matbuiyet ilim ve teknikte, sanatta değildir. Çünkü ilim ve teknik müslümanın yitik malıdır, onu nerede, kimin yanında bulursa almaya daha haklıdır. O halde tabiiyet ve matbuiyet ahlâk, din, adalet ve hakseverliktedir.

O halde diğer dinlerin kutsal saydığı günleri kutlamak, onların âdetlerine uymak, büyük günahlardandır.

Buna birkaç misal verelim :

a) Batı ülkelerinde olduğu gibi, yabancı kadın ve erkeklerin bir arada toplanıp dans etmeleri, çeşitli oyunlar tertiplemeleri İslâm'a göre büyük günahlardandır. Bir müslümanın onlara özenerek bu gibi şeyleri helâl kabul etmemek şartıyla yaparsa büyük günah işlemiş olur. Helal sayacak olursa, küfre girer.

b) Güzellik yarışmaları, bilindiği gibi daha çok gayr-i müslim ülkelerde yapılır. Bundan amaç, şehvetperestlere kadın vücuduyla ziyafetler çekmektedir. Aynı zamanda genç kızları bu gibi ahlâksızlıklara özendirmek suretiyle onları baştan çıkarmaya yöneliktir. Tabii Kur'ân'a ve Sünnete göre, bir müslüman kadının bu tür müsabakalara katılması, soyunup etini teşhir etmesi büyük bir günah ve ağır bir suçtur. Çünkü ahlâkı ifsad etmekte, kadının annelik vakarını düşürmekte, onu bayağı bir eşya gibi müzayedeye çıkarmaktır.

Bu tür müsabakaların mubah olduğunu iddia eden kimse dinden çıkar. Tevbe ve istiğfar etmesi gerekir. Aksi halde cenaze namazı kılınmaz.

c) Noel Yortusunu Hıristiyan alemiyle birlikte kutlamak da büyük günahlardan biridir. Hattâ buna özenerek İslâm'da böyle güzel âdetler olmadığını söyler, Hıristiyanları takdir ederse, İslâm Dininden çıkar

Yılbaşında tebrikleşmek de İslâmî sünnetlerden değil, Hıristiyanlara mahsus bir âdettir, Bundan da Müslümanların kaçınması gerekir. Kendi millî ve dinî günlerimizde tebrikleşmemizde ise sayısız yararlar vardır. Her şeyden önce dinî ve millî âdetlerimizi yaşatmış, çocuklarımıza güzel örnekler vermiş oluruz. (Bkz. Celal Yıldırım, İslam Fıkhı)

Cevap 3:

1- Noel Baba, Yılbaşı, Christmas bayramı gibi başka dinlerin alameti, sembolü olan günlere, o günü tazîm ve kutlama maksadıyla katılmak, aynı maksatla o günlerde tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. almak, yemek, ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak, o günlerde bayram niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri pişirmek caiz değildir.

2- Böyle zamanlarda, böyle zamanlara has hindi vb. şeyleri sırf gıdalaşmak için almak, ucuz postane hizmetinden yararlanmak için tebrikleşmek haram değilse de, onlara benzeme, onların uygulamalarını yaygınlaştırma ve meşru gösterme anlamı taşıdığından tehlikeli ve mahzurludur. Müslümanların, hangi maksatla olursa olsun, o günlere mahsus bir şey yapmamaları gerekir.

3- Hindi gibi sırf o günlere mahsus şeyleri, o günlerde satmak, fasıklara "günahta yardım" anlamı taşıdığından, haram ya da tahrimen mekruhtur. Ancak alacağı para haram değildir. Haram ve günah olan o işi yapmasıdır. Bu hindilerin besmele ile kesilmiş olması halinde böyledir. Besmele ile kesilmemişse "meyte" olacaklarından satılmaları hiç bir surette caiz olmaz.

4- Yılbaşı kutlamaları için matbaa sahiplerinin davetiye, afiş, kart vb. şeyleri basmaları da aynıdır. Yani bunlar sırf yılbaşına özel olarak kullanılacaklarsa yapılıp satılmaları aynı derecede mahzurludur: Eşantiyon eşya için de aynı şey söylenir. Ancak satıcılar bizzat yılbaşını kutlamış gibi günah almazlar. Çünkü, satılan şeylerin kötü amaçla kullanılması haramdır. Halbuki süs eşyaları satmak esasen haram olan bir iş değildir. Bu açıdan satıcıların sattığı süs eşyaları bizzat haram değildir. Bunu bir dükkanı içki imalatçısına vermeye benzetebiliriz. İmamı Azama göre içki satışı yapacak birisine binayı kiraya vermek haram değildir. Bu noktadan yapılan satışın kendisi haram değildir. Bunu yanlış yerde kullanacak olanların yaptıkları haramdır.

Bununla beraber, bir şeyin haram olmaması hiçbir sorumluluğunun olmadığı anlamına gelmez. Böyle bir konuda yardımcı olmak, en azından mekruhtur. Mekruh ise harama yakın derecede kişiyi sorumlu eden demektir. Bu nedenle bir mecburiyet yoksa bu işin yapılmasını tavsiye etmeyiz.


Müslümanlar bu yılbaşını takvim başlangıcı yaparlarsa, yılbaşı gecesinde yapılan âyin veya eğlencelere iştirak ederlerse ne olur?

Yılbaşı dolayısıyla yapılan dinî âyine katılan (Hristiyanlarla beraber bu toplu ibâdeti yapan) müslümanlar en azından haram (büyük günah) işlemiş olurlar.

Dinî âyîne katılmadan yılbaşı dolayısıyla toplantı ve eğlence yapan müslümanlar, bu eğlencelerde ayrıca hiçbir haram işlemeseler dahi, kökeni dinî (İslâm'dan başka ve ona göre bugün mûteber olmayan bir dîne dayalı) olan bir faâliyete katıldıkları ve başka dinden olanlara -dinle ilgili bir konuda- benzer hale geldikleri için günah işlemiş olurlar. Yukarıda kaynağını verdiğimiz, "Bir din ve kültür topluluğuna kendini benzetenler onlardan sayılır" meâlindeki hadîs bu davranışı yasaklamaktadır.

Yılbaşı, takvim, tarih, tatil, eğlence, şenlik ve bunlarla ilgili âdetler bir milletin kültürüdür. Kültür din ve ideolojinin bedenlenmesi, ete kemiğe bürünmesidir. Bu ikisini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Eğer birileri din ile kültürü birbirinden ayırmaya, aralarındaki bağı koparmaya kalkışırsa -zor olmakla beraber bunu yapabilirse- kültür ile beraber dîni de değiştirme yoluna girmiş olur. Bedenini parça parça kaybeden din gider (milletin hayatından çıkar) onun yerine yeni kültürün dîni veya dinsizliği gelir. Kültür ile din arasında böyle bir bağ bulunduğuna göre; kültürün değişmesi dîni yakından ilgilendirir. İslâm'ın beş temel amacından biri dîni (müslümanların hayatında İslâm'ı) korumaktır. İslâm'ın korunmasını olumsuz etkileyen bir davranış, bir kültür değişimi, bir kültür taklidi haramdır, bazan bununla da kalmaz dinden çıkma sonucunu doğurur.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'ye göçünce, burada öteden beri iki bayramın bulunduğunu ve bu bayramlarda kutlama yapıldığını öğrendi. Bayramlar, dînin etkilenmesi bakımından önemli kültür unsurları olduğu için bunları değiştirdi ve yerlerine Ramazan ile Kurban bayramlarını tebliğ etti. Daha pek çok hadîste, başka dinlerle ilişkisi veya sembolik değeri/fonksiyonu bulunan âdet ve uygulamaları müslümanlara yasakladı.


Yılbaşında Müslüman olmanın gereği nedir?

Hepimiz Müslümanız elhamdülillâh. Ama hepimiz Müslümanlığımızın icabını yaşamıyoruz maalesef...

Biz, Müslümanlığın icabını yaşama hâline “dindarlık” diyoruz. Kim inandığı gibi yaşıyorsa, ona dindar insan sıfatını takıyor, dindar adam, diye yâd ediyoruz. Bu sıfat onun hakkıdır zaten.

Siz dindarlığı, zamanın kötülük ve fitnesine karşı giyilen koruyucu bir zırh olarak da kabûl edebilirsiniz.

Aslında dindarlık, sahibini sadece âhirette Cennet’e koyan bir yaşama tarzı olmakla kalmayıp, dünyada da huzura, saadete sevkeden bir yaşama tarzıdır.

Nitekim İsa Peygamber’in doğumu ile Hazret-i Muhammed’in hicretine başlangıç olan yılbaşlarında dindar olanla olmayanın yaşayışını ibretle seyrediyorsunuz.

Dindar olanlar, yılbaşı gecelerinde düşünüyorken, şuur altında bile olsa diyorlar ki:

— Yılbaşı gecesinin mânası, sayılı ömür senelerinin birinin daha bitmesi, ölüm denen kesin âkıbete biraz daha yaklaşılması, gençlik günlerinin tükenip, ihtiyarlık demlerinin gelmesi.. demektir. Nitekim her yılbaşında siyah saçlara biraz daha aklar düşüyor, akların sayısı da biraz daha çoğalıyor.

Öyle ise, böyle gecelerde daha çok sefalete, daha çok sefahete düşmek yerine; daha çok âhirete, daha fazla ebedî âleme meyili olmak lâzımdır. Zira bu hızlı gidiş, - ister ikrar et, ister inkâr - kabire, öteki dünyaya doğrudur.

İşte dindarlık böyle düşündürüp, böyle tedbirli hareket ettirdiği içindir ki, dindar insanın, geçen senelerinden pişmanlığı azdır. Ama kendisini dinî ölçülerle kayıtlı görmeyen başıboş insanlarda ise her yılbaşında böyle bir muhakeme ve düşünceden eser yok. Tam bir şuur ve idrak mahrumiyeti içindeler.. Ölüme bir sene daha yaklaşmanın delilini teşkil eden gecede, hem ahlâkından, hem mâneviyatından, hem de parasından zararlar görmekte, fireler vermekte, pişman olacağı fiilleri çoğaltarak işlemekteler. Birkaç saatlik bu eğlence ve sefahetin arkasından ömür boyu üzüntü ve pişmanlıklar gelmekte...

Onu böyle ömürboyu pişmanlıklara sevkeden şey, İslâm’ın icabını yaşamayışında, yâni, dindar olamayışındadır.

Şâyet dinin emirlerine sadık kalacak bir iman kuvveti, dindarlık emâresi kazanabilse, her yılbaşı, tam aksini düşünmesine, kendisine çekidüzen verip iman ve ahlâk bakımından yükselmesine sebep olacak, geçmişinden pişmanlık duyan bir sefahet ve sefalete düşmeyecek...

Demek ki, yılbaşı gecelerinde kimilerini o hâle düşürüp, kimilerini de bu duruma çıkaran şey, dindar olup olmamaktan başka birşey değildir.

Anlaşılan, şahsı düşündürüp, mes’ud ve bahtiyar kılan şeyin dindarlık olduğu kesindir.

Ferdi muhakemesizleştirip sefalete itenin de dinde lâubalilik olduğu bir vakıadır.

Demek imtihan dünyasıdır bu. Her ikisine de yol açık. İsteyen oraya, dileyen de buraya yönelir. Kimi yılbaşında şuurunu iptal eder. Kimi de ihyâ...

Biz şükrederiz dindarlığımıza, hamd ederiz bizi böyle düşündürüp, amel ettiren Rabbimize.

Bizim yılbaşı anlayışımız ne olmalıdır? Ölmeden önce hesaba çekilmek için ne yapmak gerekir?


Bazıları yılbaşını, 'vur patlasın çal oynasın' düşüncesizliğine dönüştürüyorlar, sanki ömürlerinden bir sene gitmemiş, aksine bir sene kazanmışlar gibi sevinç çığlıkları atarak işi sarhoşlaşmaya kadar götürüyorlar.

Herhalde kaybettikleri bir yılı düşünmemek için başvuruyorlar böylesine şuur ve muhakeme iptaline...

Harcanan vakti nakitten de kıymetli gören İslam büyükleri ise böylesine bir şuur iptaline asla rıza göstermiyorlar, aksine kaybettiğimiz yılın sonunda tam bir nefis muhasebesine girmemizi, harcadığımız seneyi nasıl bir yaşantı içinde tükettiğimizin muhasebesini yapmayı ısrarla tavsiye ediyorlar. İsterseniz bir de onları dinleyelim de nasıl bir muhasebe ve muhakeme içinde olmamız gerekiyor, harcadığımız yılın sonunda görelim.

Hicri 334 senesinde Bağdat'ta vefat etmiş olan büyük mutasavvıf Şibli Hazretleri, Bağdat halkına yaptığı her konuşmasına şu sözlerle başlıyordu:

- Ömürlerinden bir seneyi daha tüketerek varacakları sona biraz daha yaklaşan ahiret yolcuları! Yaklaştığınız yerde hesaba çekilmeden önce burada kendinizi hesaba çekin!

Her vaazına bu cümleyle başlayan Şibli Hazretleri'ne bir hürmetkârı, bir gün şöyle bir soru sordu:

- Hep 'Ahirette hesaba çekilmeden önce kendinizi dünyada hesaba çekin!' buyuruyorsunuz. Dünyada kendimizi hesaba çekerek yaşarsak sanki ahirette hesaba çekilmeyecek miyiz?

- Evet, dedi, burada hayatını hesaba çekerek yaşayan, orada hesaba çekilmeyebilir. Efendimiz (sas) Hazretleri; "Ahirette hesaba çekilmeden önce dünyada kendinizi hesaba çekin!" buyuruyor, öyle ise burada hayatını hesaba çekerek yaşayan orada hesaba çekilmeyebilir. En azından hesabını kolay verir. Bunun üzerine soru sahibi, kendini burada hesaba çekerek yaşamaya başlar. İbadetlerini eksiksiz yerine getirme gayretine girer. Günahlardan kaçınıp sevaplarını, hayır hasenatlarını çoğaltma titizliğine yönelir. Yani ahirette hesabını veremeyeceği işleri dünyada yapmama kararı alır. Böylece hayatını tam bir şuur içinde hesaba çekerek yaşamaya başlayan genç, bir gece rüyasında hocası Şibli Hazretleri'ni beyaz bir ata binmiş, bulutlara, yukarı uçup gidiyor halde görür. Arkasından seslenir:

- Hocam bekle ben de geleyim seninle!.. Şibli Hazretleri'nin cevabı kesin: "Ben bu hapishaneden bir kurtuldum, bir daha bekler miyim burada?"

Bu rüyanın manasını öğrenmek için sabah ilk iş olarak üstadını ziyarete giden talebesi, hocasının kapısında cenaze hazırlığını görünce, onun dünya hapishanesinden gece kurtulup ahiret saraylarına doğru uçtuğunu anlamakta gecikmez. Ama çok üzülür bu ani gidişine de o günün akşamında Rabb'ine dua ve niyazda bulunarak üstadını rüyada görme niyetiyle yatağına uzanır, az sonra kendisini hocasının huzurunda bulur. İlk sorusu, vaazlarında tekrar ettiği cümle olur:

- Sen dünyada kendini hesaba çekerek yaşardın, orada hesaptan kurtuldun mu, durum nasıl? İmam tebessüm ederek cevap verir. Meleklerin beni hesaba çekmek üzere karşıma geçtikleri sırada Rabb'imden hitap geldi:

- O kuluma hesap sormayınız. Çünkü o hesabını yaparak yaşadı, buraya temiz bir amel defteriyle geldi!.. Siz onun amel defterine bakın yeter, hesabını göreceksiniz orada... Şibli Hazretleri, talebesine; "Siz de" der, "kendinizi orada hesaba çekerek yaşayın.. Hesabını veremeyeceğiniz işlerle gelmeyin buraya. Size de; 'O kulum hesabını yaparak yaşadı, temiz bir amel defteriyle geldi buraya, defterine bakın yeter', denebilir!.."

- Ne dersiniz? Biz de harcadığımız sene sonunda, harcayacağımız senenin de başında kendimizi bir hesaba çeksek mi? En azından hesabını veremeyeceğimiz yanlışlarımız olduysa, tövbe, istiğfarla onları terk etme kararı alsak mı? Yapamadığımız ibadetlerimizi, hizmetlerimizi yapma azmine girsek mi? Yılbaşında bari bu muhasebeyi yapsak mı? Yoksa boş mu ver? Ömrümüzden bir sene daha gittiği halde, sanki bir sene daha kazanmış gibi 'vur patlasın çal oynasın' düşüncesizliğine düşenlere biz de katılarak malum tekerlemeyi biz de mi tekrar etsek?

- Ayağını sıcak tut başını serin, hayatını yaşa düşünme derin!.. Fakat unutmamak gerek ki, hayatını düşünmeden yaşayanların sonunda duydukları pişmanlık çok derin oluyor; ama bu derin pişmanlığın hiçbir faydası olmuyor. Öyle ise gelin biz hayatımızı düşünerek, hesabını yaparak yaşama kararı alalım yeni yılımızda. Hesabını verebileceğimiz nice yeni yıllar dileğimle... (Ahmed Şahin)


Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör

Yorumlar


Kullanıcı Adı aslinur33 Sorulma Zamanı 21-Aralık-2007 - 22:12:10
Yorum

yorumunuzu çok beğendim çok güzel bizleri her konuda bilgilendirdiğiniz için emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.



Kullanıcı Adı tekkilic Sorulma Zamanı 31-Aralık-2007 - 18:55:14
Yorum

Hamd'olsun ilminizi arttıran RABB'ime. Yüce ALLAH (c.c) size güç azim ihsan etsin, inşa'Allah emsaliniz artsın.

Kullanıcı Adı f.cole Sorulma Zamanı 02-Ocak-2008 - 11:43:47
Yorum
Allah razı olsun
Kullanıcı Adı Silinmiş Kullanıcı Sorulma Zamanı 08-Ocak-2008 - 11:30:23
Yorum

Yazara çok teşekkür ederim, ama Türkiyede ne yazıkki hırıstiyanların yılbaşısı kutlanıyor..

Kullanıcı Adı sentroll Sorulma Zamanı 02-Şubat-2008 - 04:52:40
Yorum
Sizlere bu siteyi yayınlayıp güncellediğiniz için çok teşekkür ederim. Allah sizlere güç kuvvet versin. Allah razı olsun..
Kullanıcı Adı selamlar Sorulma Zamanı 22-Nisan-2008 - 23:13:06
Yorum
Allah hepinizden razi olsun,çok güzel bir site !
Kullanıcı Adı allahakul Sorulma Zamanı 30-Mayıs-2008 - 11:11:25
Yorum
şimdi daha iyi anlıyorum,geçmişte yaptığım yanlışları doğruyu buldum çok şükür.yılbaşı eğlence değil düşünüp tartma günü olmalı
Kullanıcı Adı akrepkral078 Sorulma Zamanı 13-Aralık-2008 - 09:34:29
Yorum

Arkadaşlar ne olur bu siteyi duyuralım..inanın siz burdan faydalandığınız kadar bilmeyenlerin de hakkı var lütfen mail atın mesaj atın herkes öğrensin burayı..


Müslümanlar, yılbaşı gecesi ne yapmalı?

"Kim bir kavme benzemeye çalışırsa onlardan sayılır.

" (Ebû Davud, Libas: 4)

Yâni onları taklit ettiği için sorumlu olur, günaha girer.

Tüm haberler »






INANDIGI GIBI YASAMAYAN



YASADIGI GIBI INANMAYA BASLAR
Diğer Makaleler
Resulullah (Sav)'ın ve Müminlerin Şerefli Hicret Yolculuğu Nasıl Gerçekleşti?
İnsanın Dna Şifresini Çözen Dr. Francis Collins Açıkladı: "Laboratuarda Allah'ı Hissettim"
Gel-Git Bölgelerinde Balıklar Nasıl Hayatta Kalır?
Toplum İçindeki Huzursuzluğun Kaynağı: Dedikodu
En Ağır Manevi Azap: Cehennem Azabı
Bir Ayet Bir Açıklama: Fussilet Suresi, 33
Kuran Ahlakı: Müslümanca Düşünmek
Kuran Ahlakı: İlmi Araştırma Sayı 52





TEBRİKLER!

HAYATINIZIN

dakika SANİYESİNİ

ÇOK DEĞERLİ GEÇİRDİNİZ

Tekrar beklerim… SARICA



1956'DAN 2008'E SAİD NURSİ'NİN İSTİHRACATI
1979'DAN 2006'YA GERÇEKLEŞEN KIYAMET ALAMETLERİ
21. YÜZYILIN GERÇEK TARİHİ
21. YÜZYIL VE AHİR ZAMAN
AHİR ZAMANA DÜRÜSTÇE BAKMAK
AHİR ZAMANA YÖNELİK İŞARETLER
AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK
AHİR ZAMANDAKİ BÜYÜK KURAKLIK, DECCALİYET'İN İSLAM'A KARŞI SALDIRIYA GEÇTİĞİNİN ALAMETİDİR
AHİR ZAMANDA ORTADOĞU'DA NELER OLACAK?
AHİR ZAMANDA, UNUTTURULMAYA ÇALIŞILAN AHİR ZAMAN KONULARI
AHİR ZAMANDA YAŞANAN BÜYÜK KURAKLIK HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNDEN BİRİDİR
AHİR ZAMAN İLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ GAZETE KUPÜRLERİ
AHİR ZAMANIN HİDAYET ÖNDERİ: HZ. MEHDİ
AHİR ZAMAN ŞAHISLARI NEDEN TANINMIYOR?
AHİR ZAMAN ŞAHISLARI NEDEN TANINMIYOR? 2
ALLAH HZ. İSA VE HZ. MEHDI’YE DÜNYAYI HAZIRLIYOR
ALTINÇAĞIN ALAMETLERİ
ASHAB-I KEHF NEREDE YAŞADI?
BEDİÜZZAMAN’IN MÜJDELEDİĞİ MEHDİ
BEDİÜZZAMAN'IN SÖZLERİNİ ANLAMAK İÇİN RİSALELER YETERLİDİR
BEDİÜZZAMAN VE TALEBELERİNDEN AHİR ZAMAN MÜJDELERİ
DARWINİZM AHİR ZAMANDA YERLE BİR OLACAĞI KADERDE BELLİ OLAN BATIL BİR İNANÇTIR
DARWINİZM'İN ÖLÜMÜ, HZ. İSA’NIN İKİNCİ KEZ YERYÜZÜNE GELİŞİNİN VE HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞININ ALAMETİDİR
DECCAL'İN KARAKTERİNİ TEŞHİS EDEBİLMEK
DECCAL’İN ORGANİZE ETTİĞİ DİNSİZLİK FİTNESİ
DECCAL'İN OYUNU SONA ERDİ - 1
DECCAL'İN OYUNU SONA ERDİ - 2
DECCAL NASIL TANINIR? 1
DECCAL NASIL TANINIR? 3
DÖRT HALİFE DÖNEMİ VE ALTINÇAĞ
DÜNYAYI AYAĞA KALDIRAN FİLM VE HZ. İSA
HADİSLERDE KIYAMET ALAMETLERİ - 1
HADİSLERDE KIYAMET ALAMETLERİ - 2
HADİSLERDE KIYAMET ALAMETLERİ - 3
HADİSLERDE KIYAMET ALAMETLERİ - 4
HADİSLERDE KIYAMET ALAMETLERİ - 5
HZ. HIZIR’DAN HZ. MEHDİ’YE LEDÜN İLMİ SAHİBİ ELÇİLER
HZ. HIZIR HALK ARASINDA
HZ. İSA DÜNYAYA DÖNECEKTİR
HZ. İSA NASIL TANINACAK ? 1 (HZ. İSA’NIN KİŞİLİGİ VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ)
HZ. İSA NASIL TANINACAK ? 2 (HZ. İSA'NIN FAALİYETLERİ)
HZ. İSA'NIN DÖNÜŞÜ İLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ GAZETE KUPÜRLERİ
"HZ. İSA ÖLDÜ" DİYENLER BÜYÜK BİR YANILGIDADIRLAR
HZ.İSA VE HZ. MEHDİ GELMEYECEK NİDALARI, HZ. İSA VE HZ.MEHDİ’NİN GELİŞ ALAMETİDİR
HZ. İSA VE HZ. MEHDİ, KADERLERİNDE OLAN HAKİMİYETİ GERÇEKLEŞTİRECEKLERDİR
HZ. İSA VE HZ. MEHDİ KONUSUNDAKİ ŞAHSI MANEVİ YANILGISI 1
HZ. İSA VE HZ. MEHDİ KONUSUNDAKİ ŞAHSI MANEVİ YANILGISI 2
HZ. İSA'YI BEKLEMEK
HZ. MEHDİ DEVRİNDE YAŞANACAK GÜZEL HAYAT: ALTINÇAĞ
HZ. MEHDİ NASIL TANINACAK? (HZ.MEHDİ'NİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ)
HZ.MEHDİ NASIL TANINACAK? (HZ.MEHDİ'NİN MANEVİ ÖZELLİKLERİ)
HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞINDAN ÖNCE MEYDANA GELECEK ALAMETLER (AHİR ZAMAN ALAMETLERİ)
HZ. MEHDİ’NİN DÜNYADAKİ MANEVİ ORDUSU
HZ. MEHDİ'NİN MÜCADELESİ NASIL OLACAK?
HZ. MEHDİNİN SON ÇIKIŞ ALAMETİ: GAYBET (HAPİS) DÖNEMİ
HZ. MEHDİ VE HZ. İSA ÖNDERLİĞİNDE İSLAM AHLAKININ YERYÜZÜ HAKİMİYETİ
HZ. MEHDİ VE YARDIMCILARI HZ. SÜLEYMAN, HZ. ZÜLKARNEYN VE HZ. MEHDİ... ÜÇ KUTLU ŞAHSIN AHİR ZAMANI AYDINLATAN BENZERLİKLERİ
HZ. ZÜLKARNEYN KISSASI HAKKINDA YENİ BİR YORUM
İMAM-I RABBANİ VE MEHDİ'NİN GELİŞ TARİHİ
IRAK TÜRKMENLERİNİN UMUDU TÜRKİYE
İSLAM AHLAKI YERYÜZÜNE SEVGİYLE HAKİM OLACAKTIR
KATRİNA FELAKETİ PEYGAMBERİMİZ(SAV)'IN HABER VERDİĞİ BİR KIYAMET ALAMETİ OLABİLİR Mİ?
KEHF KISSASINDA AHİR ZAMAN ŞİFRESİ
KIYAMET ALAMETLERİNDEN “GÜNEŞİN BATIDAN DOĞUŞU” YAKLAŞIYOR!
KURAN'A GÖRE HZ. İSA'NIN HAYATI
KURAN'DA KIYAMET ALAMETLERİ
KÜRESEL ISINMA NEYİN HABERCİSİ?
KURTARICISINI BEKLEYEN KAFKASLAR VE ORTA ASYA

MEHDİ VE RESUL FARKLILIĞI

MEHDİYET GİZLENMESİ DEĞİL MÜJDELENMESİ GEREKEN BİR KONUDUR
MESİH DECCAL NEREDE SAKLANIYOR?
MESİH DECCAL SESSİZCE GÖREVİNE BAŞLADI
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATINDA HZ. İSA VE HZ. MEHDİ GERÇEĞİ
ŞART-I MUALLAK ALDATMACASI
SAYIN FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ'NİN HZ. MEHDİ İLE İLGİLİ SÖZLERİNDEN BAZI DERLEMELER
TABUT-U SEKİNE HZ. MUSA'NIN AHİT SANDIĞI NEREDE SAKLANIYOR?
TEVRAT’TA BEN-İ İSRAİL DİYE HİTAP EDİLEN KAVİM, MEHDİ CEMAATİDİR
YANILTICI BİR AKIM: “RİSALE-İ NUR TEFSİRCİLİĞİ”

Hiç yorum yok: