29 Kasım 2009 Pazar

İSLAM BİRLİĞİ



                     
İslam, dünyanın en hızlı büyüyen dini.

Avrupa’da İslam dininin büyüme hızı %142'lere ulaşmış durumda.
Müslüman nüfusun sayısının yakın gelecekte daha da artacağı ve İslam'ın dünyanın en büyük dini haline geleceği tahmin ediliyor.

Jeopolitik konumları nedeniyle İslam ülkeleri büyük bir güç olarak görülüyor.

Ne var ki bugün kimi İslam ülkeleri arasında derin anlaşmazlıklar ve ihtilaflar bulunmakta.
Hatta yakın geçmişte İran-Irak Savaşı, Irak'ın Kuveyt'i işgali, Pakistan-Bangladeş Savaşı gibi Müslüman ülkeler arasında geçen savaşlar yaşandı.

Bazı Müslüman ülkelerde ise halen etnik ve siyasi sorunlar nedeniyle iç savaş ve çatışmalar sürüyor.

Sonuçta İslam dünyasında belirgin bir dağınıklık, başıboşluk, ihtilaf ve merkezi otorite eksikliği yaşanmaktadır.

Oysa İslam'ın özünde bir dağınıklık ve başıboşluk değil, birlik vardır.

Kuran'da, "Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın…” (Al-i İmran Suresi, 103) ayetiyle Allah, tüm Müslümanlara tam bir birlik ruhu içinde hareket etmelerini emretmektedir.
Dünya, bugün her yönden bu birliğe muhtaçtır: İslam birliğine...

Belgeseli izlediğinizde İslam ahlakının dünyaya yayılacağı, insanların barışa ve güvenliğe kavuşacağı günlerin Allah'ın izni ile çok yakın olduğunu anlayacaksınız.
Peygamber Efendimiz (sav) bundan 1400 yıl önce, ahir zamanda insanların arasında iki salgın hastalığın yayılacağını bildirmiştir. Ayrıca Peygamberimiz (sav)'in bu hastalıklar hakkında verdiği detay bilgiler, bunları daha kolay tespit edebilmemizi mümkün kılmaktadır. Söz konusu hastalıklar, ahir zaman alametlerinin yoğun olarak yaşandığı son yıllarda birbiri ardına ortaya çıkan; her ikisi de ölümcül ve salgın hastalıklar olan kuş ve domuz gripleridir. (Doğrusunu Allah bilir.) Bu konudaki bazı hadisler şu şekildedir:


"Altı şey kıyametten önce olur: … Sonra çok ölen olur. Sizin içinizde koyunların burunlarından akan ve aniden öldüren hastalık gibi ölümcül iki hastalık yaygınlaşacaktır."

(Sahih–i Buhari, cizye (2/278 fethul bari))


"İnsanlar, şiddetli bir korku üzerinde olmadıkça, Hz. Mehdi (as) zuhur etmez. Ondan önce zelzeleler, fitneler, insanların başına gelen belalar ve taun (veba) hastalığı zuhur edecektir… İşte o vakit (Hz. Mehdi (as)) zuhur edecektir. Ona yetişene ve onun yardımcılarından olanlara müjdeler olsun. Ona (Hz. Mehdi (as)'a) muhalefet edenlere ve emrine karşı gelenlere yazıklar olsun."

(Fera idu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam el-Mehdi el-Muhtazar)


A/H1N1 domuz gribi ile AH5N1 kuş gribi virüsleri, bu hayvanların solunum yollarındaki hücrelerin alıcılarına yerleşir. Hem kuşlar hem de domuzların milyonlarca yıldır var olan canlılar olmalarına rağmen, Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi bu zamanda salgın hastalıklara sebep olması ahir zamanda yaşadığımıza bir başka delilidir. Söz konusu durum, tam da Hz. Mehdi (as)’nin zuhur döneminde, Allah’ın emriyle insanlar arasında yayılmıştır.



HASTALIKLAR İNSANLARA RUH DERİNLİĞİ KAZANDIRIR

Allah’ın insanlar arasında yaygınlaşan bir hastalık yaratmasının elbette birçok hikmeti vardır. Bu durum, insanların gözleriyle göremedikleri virüsler karşısında bile, ne kadar aciz olduklarının farkına varmalarına vesile olacaktır. Ayrıca herşeyin Yüce Allah’ın kontrolünde olduğunu daha derin düşüneceklerdir. Bu vesileyle birçok kişinin Allah’a yakınlığı artacak, imanlı Müslümanların da imanları daha da güçlenecektir. Hastalığı meydana getiren Allah'tır; tedaviyi yapan doktoru yaratan, ona bildiklerini öğreten, ilacı yaratan ve şifaya vesile eden de Allah'tır. Bir rahatsızlıkla karşılaşan insanın güzel ahlak göstermek için bütün bunların birer imtihan olduğunu, hastalığı da şifayı da yaratanın sadece Allah olduğunu düşünmesi gerekir.

Sonsuz kudret sahibi Allah'a teslim olan, O'nun sonsuz aklına ve rahmetine güvenip dayanan insan için hastalık da, musibet gibi görünen diğer olaylar da sonu hayırla bitecek geçici imtihanlardır. Önemli olan, Allah'a iman eden, O'nun yaratmış olduğu kadere teslim olan insanların, bu tür zorluk ve hastalık anlarında gösterecekleri güzel ahlak ve Allah’a teslimiyetli ruh halleridir. Bu gerçek bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirilir:

Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur; bana yediren ve içiren O'dur; hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur; beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur. (Şuara Suresi, 78-81)


Ayrıca hastalıklar, bir kişinin sağlıklı yaşamasının Allah'tan ne kadar büyük bir lütuf ve nimet olduğu daha iyi anlamasını sağlar. Uzun süre hasta olmayan, herhangi bir rahatsızlık, ağrı ya da acı hissetmeyen bir kimse, bu nimeti gereği gibi takdir edemeyebilir. Ancak hastalıkla, acıyla ağrıyla imtiham olan bir insan, dünyanın geçiciliğini, ölümün yakınlığını ve ahiretin varlığını daha derin düşünür hale gelecektir. Bu bakımdan dünyada karşılaşılan her zorluk gibi hastalıklar da, inananların iman derinliğinin artmasına vesile olan kıymetli anlardır.

Hiç yorum yok: